Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
HAYATI VE ŞİİRLERİ
Nuri Efendi (Mehmet Nuri YÜCEL): (1885-1964) Babası Osmanlı Zaptiyesi Bekir Efendi, Annesi Keziban Hanımdır. Babasının İstanbul’daki görevi döneminde tahsil hayatını tamamladıktan sonra Tahrirat Katibi olarak (Günümüzde Kaymakamlıklarda Kaymakamlardan sonra gelen en yetkili makam olan Yazı İşleri Müdürü) Mecitözü’nde ve bir süre de Amasya Gümüşhacıköy’de görev yapmıştır. 27 yıllık memuriyet süresinin önemli bir kısmı Vekil Kaymakam olarak geçmiştir.
Gerek görevi sırasında, gerekse emeklilik yaşamı boyunca Üçköy ve komşu köy halklarına bürokratik ve hukuki işlemlerinde önemli faydalar sağlamış, yön göstermiş ve destek olmuştur.
1945 yılında eğitime açılan Üçköy İlkokulu'nun yapım ve inşaasında, Çıkrık Köyünde okuyan Üçköy ve Örencik Köyü İlkokul Öğrencilerinin Üçköy İlkokuluna nakledilmelerinde önemli katkıları olmuştur.
Üçköy’ün çevresindeki komşu köylerle olan mera hudutlarının ve köy sınırlarının belirlenmesinde ve kayıt altına alınmasında en büyük emeğe sahip olan bürokrattır.
Sultan hanım ile Ayşe Nimet(Şükriye) hanımların eşi, Yaşar ŞAHİN, Nadire YÜCEL, Sami YÜCEL, Müjgan GÜLTEPE, Sıtkı YÜCEL ve Cemil YÜCEL' in babası, merhum E. Tümgeneral Selahattin YÜCEL' in de dedesi olan Nuri Efendi köyünü çok sevmesi nedeniyle emeklilik yaşantısını Üçköy’de geçirmiş ve 1964 yılında 79 yaşında vefat etmiştir.
KIRKLAR DAĞINA METHİYE
Zirvenden görünür dumanlı dağlar
Sana bakan gözler ah çeker, ağlar
Eteğinde yeşil bahçeler, bağlar
Haritada yazılı; nam var sende
Mevci derler sana; manası yüce
Vasfına yazacak görmedim hoca
Senden neşelenir gençler, hem koca
Badi sabahın kokusu sende
Dalgalı dumanlar gelir bir sürü
Kevgemin ziyası, kamerin nuru
Sanırım burada mevcuttur huri
Cennetin kokusu yokmudur sende?
Kırklar dağı söylenir; bu dağın adı
Kokulu yağının lezzeti – tadı
Yoğurdu - kaymağı şekerden katı
Kekik – sümbüllerin kokusu sende
Çiçekle bazenmiş tepeler – düzler
Meleşir koyunlar, kuzusunu özler
Yavrular karşıda anasını gözler
Çeşitli çiçekler, menekşe sende
Cılız hayvanlar şifasın buldu
Kavalların sesi bağrımı deldi
Herkesin gönlü hülyaya daldı
Türküler söyleyen çobanlar sende
Sular parlıyor taştan, dereden
Durmayıp akıyor bilmem nereden
Zemzemin tadını vermiş yaradan
Mabeyil hayatın mahzeni sende
Şadırvan dağı namını aldın
Ördeği - turnayı göllere saldın
Sendeki kıymeti kendimde bildim
Ötüşen kuşların sedası sende
Sinende yatıyor kırklar-yediler
Erenler burada mevcut dediler
Çeşmenden sunsun herkes badeler
Kırkların eşiği mimberi sende
Eteğinde yaslanmış köyler-bucaklar
Üstünden geçiyor birçok uçaklar
Yeşil ağaçlar - çamlar seni kucaklar
Sayılan vasıflar yokmudur sende
Köylere akıttın buz gibi sular
Gören insanların yüzleri güler
İçince bunlardan ciğerler kanar
Fazilet-bereket hepsi de sende
Akşam olunca çınlıyor çanlar
Ötüşür keklikler, ses verir canlar
Kurbanlar kesilir dökülür kanlar
Obalar, çadırlar meskundur sende
NURİ soyadını almıştır; YÜCEL
Dünyada insanlar ektiğini biçer
Kara günlerin hepsi de geçer
Salıver kederi, neşelen sende